Muhammed Yaka


Kedi, Kütüphane ve İnsan

İnsan varlığının bir ben-idraki ve bu temellendirme içinde çağları aşıp gelen ve asla eskimez, yenilmez ve yıkılmaz bir mefhumu vardır ki bu eskilerin kuvve-i mâ sikene yani insanın kendisini tutma, olaylar karşısında tavır alma ve vaziyete göre takdim ve


İnsan varlığının bir ben-idraki ve bu temellendirme içinde çağları aşıp gelen ve asla eskimez, yenilmez ve yıkılmaz bir mefhumu vardır ki bu eskilerin kuvve-i mâ sikene yani insanın kendisini tutma, olaylar karşısında tavır alma ve vaziyete göre takdim ve tehir etme halidir. Allah´ın yalnızca insanlara biçtiği ve kıymet hükmü, onun alem içinde şerefli bir varlık olmasını temin ederken esasen icrasında yükselmenin ve zıddında ise alçalmanın paradigmasıdır. Bu keyfiyet ne bir hayvanda ne de bir nebatta yahut bizim cemadat dediğimiz cansız ve hissiz ve fakat bazı hikmet ehlinin de zikir temelli olarak yoktur onu anmıyan his ve kavrayışıyla diyerek kabul ettiği varlıklarda görülür. İnsan bilmek, merak etmek, sormak ve öğrenmek üzerine epistemoloji dünyasını kurarken bir yandan bu kuvve-i mâ sikene yani kendini tutmak erdemiyle de evet hakiki insan olur. İnsan kendisini öfke, tenkit, gıybet, iftira, söğülmek ve şehvet binaenaleyh bütün günah; alkışlanmak, sevilmek, sevmek, takdir ve tebcil edilmek yani nefse ve karaktere hoş gelen haller karşısında kendisini ne kadar tutabilir yani bir mekâna ve zamana hapsedip uygun noktayı ve duruş çizgisini yakalarsa o zaman etrafında bir erdem şehri kurmak erdemini gösterir. 
Kediler garip varlıklar; tüyü, patisi ve miyavlamasıyla kalpte sevdirmek hislerini kurucu ve fakat tırmalamak ile korku ve zarar halini doğrucu bir canlı. Mamafih hususen hem cinsi hem de umumen aynı kümeyi paylaştığı hayvanlar içinde kuvve-i mâ sikene olmamaklığı ile rezildir. Kitaplar ve bunun evi, yuvası olan kütüphaneler insanlar için var iken kediler ancak burada konaklar ve soğuktan yahut endişeden aman bulurlar. Hiçbir zamanda ve mekânda çalışmak amelini göstermezler ve bunu da bilmezler. Mart aylarına doğru cinsî duyguları yükselerek kabına sığmayan bir hal alınca oraya buraya sürtünmek ve bir kurtarıcı aramak derdine girerler. Bu zaman zaman insana komik gelse de günümüz gençliği ve insanlığını hali kedide var olmaması sebebiyle onu sevimlilikten komik duruma düşüren kuvve-i mâ sikene keyfiyetini yitirmeğe başladığı görülmüştür. Alkol ve kadının kucağına bir dere taşı gibi yuvarlanan ve bütün bir fıtrat benliğini bir et parçasında unutan insan? Kadın ve alkol sofrasında mezede olan et? Etiyle değil ruhuyla yaşamağı kendine itiyad edinmiş ve bunu öğrenmiş bir hayvan yoktur. Demek ki insanın bunu öğrenmesi lazım ve madumu halinde o vasfını kaybetmesi itibariyle elzemdir. Kütüphanede ilmî araştırmalara imza koymağa çalışırken bir kedinin bütün insicamı bozması ve müsafirleri korkutup şehvanî olarak iç aleminde kendini kaybetmesi üzerine müşahedelerimin semeresi olan bu satırlar, insanın ve yek-diğerlerinin mikyasına vesiledir. Oraya buraya sürtünmek ve yaranmayı ümit etmek halinde olan insanlık bir kedi kadar düşmeyi hayal etmemelidir. Böyle temenni eder ve insanlığın kuvve-i mâ sikene ile kaim ve ber-devam olacağını bu satırların yazarı bütün aleme bir hakikat penceresinden haykırır. 
 
Muhammed YAKA