Ahmet Doğan SMMM Bağımsız Denetçi


COVİD-19 Sonrası İhracat Tedarik Zincirindeki Fırsatı Fırsatçılığa Çevirmeyelim!

COVİD-19 Pandemi Ekonomisi Genel Bilgi


COVİD-19 Sonrası İhracat Tedarik Zincirindeki Fırsatı Fırsatçılığa Çevirmeyelim!

COVİD-19 Pandemi Ekonomisi Genel Bilgi

Covid-19 salgınına bağlı kriz, ikinci yılı bitirmek üzereyken halen varlığını güçlü biçimde sürdürmektedir. Haziran 2021 dönemi itibariyle Covid kaynaklı ölümlerin sayısı dünya genelinde 4 milyonu, Türkiye’de ise 50 bini bulmuş durumdadır.

Salgından dolayı kullanımı artan maske, eldiven, dezenfektan, temizlik ürünleri, sağlık ve tedavi ürünleri, bazı elektronik aletler, kargo, kurye, bilgi iletişim ağları ve sosyal medya gibi sınırlı sayıdaki mal ve hizmetlerin üretildiği sektörler hariç diğer bütün sektörlerde üretim kısıtlamaları olmuştur.

En fazla etkilenen hizmet sektörü kapsamında ulaştırma, turizm, otelcilik, yeme-içme ve konaklama yerleri ve de etkinlikler (kongre, konferans, sinema, tiyatro, konser, düğün, nişan vb.) sektörlerinde aylarca faaliyet yapılamamıştır.

Korku ve panik kaynaklı yıkıcı etkinin yaşandığı 2019 ve 2020 yıllarından sonra dünya ekonomilerinde toparlanmalar başlamıştır. Gelişmiş ülkelerde toparlanmaya yol açan en önemli sebep, aşının yaygın biçimde kullanılmaya başlanmasıdır. Ancak, aşının birçok gelişmekte olan ülkeye dağıtımı bile sağlanamamıştır. Bu durum, insani sonuçlarının yanı sıra orta uzun vadede dünya ticaretinin büyümesi ve dünya refahının artırılmasının önünde de bir engel oluşturabilecektir.

Dünya bankası, IMF, OECD gibi kuruluşlar, 2021 yılında tüm dünya ekonomilerinde bir iyileşme olacağını ve büyüme oranlarının yüksek çıkacağını öngörüyorlar. Gelişmiş ekonomilerin toparlanmasının ise daha hızlı olacağı tahmin ediliyor.

Türkiye ekonomisi, pandeminin etkisi ile 2020 yılı ilk yarısında küçülmüş ancak, 2020 yılı ikinci yarısında, alınan önlemlerin de etkisiyle, büyümeye başlamış ve yılı % 1,8 büyüyerek kapatabilmiştir. Pandemiden en fazla etkilenen hizmetler sektörü, bu toparlanmaya rağmen sıkıntılar içerisindedir. 2021 üçüncü çeyreğinde özellikle iç turizmin etkisi ile sektör toparlanmaya başlamıştır.

Türkiye henüz pandeminin yol açtığı bu krizin etkilerinden kurtulamamıştır. 2021 yılı ilk çeyreğinde elde edilen % 7’ lik dönemsel büyümeye rağmen, büyümenin kalitesi ve sürdürülebilir olması halen tartışma konusudur. Sanayi sektöründe ise toparlanmanın daha güçlü biçimde gerçekleştiği ve bu durumun milli gelir büyümesine katkı yaptığı görülmektedir.

 

İhracat Tedarik Zincirindeki Fırsatı Fırsatçılığa Çevirmeyelim!

İhracatımızın, son birkaç aydır oransal olarak ve sayısal yönden görülen çarpıcı artışı, ileriye yönelik olarak umut vadediyor. 2021 yılı için ihracat rakamımızın ikiyüz milyar ABD Doları olabileceği öngörülüyor.

COVID-19 sonrası ortaya çıkan taşımacılık ve özellikle konteyner krizinin küresel ticareti sert bir şekilde etkilediğini doğruluyor. Boş konteyner döngüsünün sağlanamaması kadar, pandemi sonrası sert bir yükseliş gösteren küresel ticaret için gereken konteynerlerin hem sayısal olarak yetmemesi ve hem de elleçlemelerde görülen aksaklıklarla beraber, Ever Given konteyner gemisinin Süveyş kanalı kazası sonrası boş yada dolu konteynerların ihtiyaç duyulan yerlerde olmayışı da güçlü bir sıkıntı oluşturdu.

Tedarik zincirlerindeki aksamalar, navlun fiyatlarındaki ani yükselişler alıcıları farklı, hızlı ve güvenilir kaynaklar aramaya yöneltti.

İşte bu aşamada ülkemizin gerek ihracat ürünlerinin kalitesi ve gerekse küresel ticaretin yoğunlaştığı pazarlara olan yakınlığı nedeniyle Türk ihracatçısına cazip fırsatlar çıkmaktadır.

Buna bir de özellikle Avrupa ülkelerine konteynerden bağımsız taşıma yapılabilmesine olanak veren coğrafi konumunu eklersek ve Türk Lirası'nın yabancı paralar karşısındaki değer kaybının ucuzlattığı işçilik ve yerel girdilerin yarattığı maliyet cazibesinin de katkısı ile tedarik yapılabilecek cazip bir ülke konumuna gelmektedir.

Rakiplerimiz de boş durmayacak taşımacılıkta görülen konteyner, gemi bulma, yükleme, boşaltma, aktarma vb. konularında görülen sıkıntıları çözmek ve normale dönme çabaları olacaktır.

Ayrıca müşterilerin de; “Tedarik zincirinde görülen ve görülecek aksamaların getireceği risklerin”  nasıl azaltılabileceği ve yönetilebileceği konusunda ciddi çalışmalar yaptıklarını görüyoruz.

İşte o zaman biz Türk ihracatçıları yukarıda saydığımız nedenlerle bize yönelmiş olan müşterileri,

Sovyetler Birliğinin dağılması sonrasında görülen Şark Kurnazlıkları ile aldatmaya çalışırsak, bisküvi yerine hamur gönderirsek,

Müşterileri kalite, teslimat, fiyat konularında üzersek, iç piyasamız açıldı diye, ihracat müşterisine sırt dönersek, fırsatları değerlendirelim derken fırsatçı olursak kaybederiz,

Sürdürülebilir ihracat için kaliteden ödün vermeden zamanın da teslimat yapmalıyız.

Alternatif tedarikçi olabilen Türk ihracatçılarının hitap ettikleri sektörler ne olursa olsun, bu tedarik zinciri içerisinde kalabilmeleri ve ihracatlarını sürdürülebilir kılabilmeleri, kendilerine erişen alıcıların yaptıkları alımların cazibesine kapılmadan oyunu kurallarına göre oynamalarına bağlıdır.

İhracata baktığımızda, hangi ürünü ihraç ediyorsanız edin, hangi hizmeti sunarsanız sunun bu uzun zincirin bir yerinde durduğumuzu görüyoruz. Zincirin hep bir yerlerindeyiz…

Sonuç olarak;

İhracat tedarik zincirinde edindiğimiz yeri kalite, termin zamanı ve uluslararası ticaret kurallarına uygun oynayarak kuvvetli hale getirmeliyiz. Çünkü “Zincir en zayıf halkası kadar kuvvetlidir."

Bunun için de hem ihracatın iç dinamiklerini ve hem de ihracatın pazar yeri olan küresel köyün ticaret dinamiklerini izleyerek, bulduğumuz müşterileri sürdürülebilir bir ilişki zeminine yerleştirerek, onlarla yıllar yılı birlikte çalışabilmeliyiz.

Bütün müşterilerimizi pazarlamacımız yaptığımızda ihracatımızı 2023 hedeflerine ulaştırmamız mümkün hale gelecektir. 19.07.2021

Kaynak:

TÜRMOB YAYINLARI – 508

Dünya Gazetesi Köşe Yazarı Şefik Ergönül