Musa Has


Adalet mülkün temeli mi?

Hz. Ömer'in meşhur sözü. 'adaletin mülkün temeli' ne acaba ne kadar itibar ediliyor?


Herkes tarafından bilinen ve Hz. Ömer'e ait olduğu söylenen, 'adalet mülkün temelidir' sözünden ne kadar ders ve ibret alıyoruz? Bence bu söz sadece aklımızda bir vecize olarak kalmış; ama  ne yazık ki hayatımızda ve aramızda uygulamaya alınmamıştır.                                                      Bugünkü hukuk sistemi de bu sözün hakikatinden fersah fersah uzak kalmıştır. Çünkü hukuk deyince kul hukuku ve Allah'ın hukuku olarak ikiye ayrılır. Kul hukuku insanlar arasındaki ilişkilerden ve de gerek hayvan gerek çevreye karşı yapılan muamelelerden kaynaklanan hukuk, diğeri ise Allah'ın insanlar üzerindeki hukukudur.               Eğer insanlar arasındaki hukuk Allah'ın emri dışında cereyan ediyorsa bu zulüm sayılır. Bu zulme vasıta olan ve taraftar olanlar da zalim sayılır.                                                                 Günümüz hukuk sistemi beşeri bir hukuk sistemi olduğu için, bu sistemde adaletin sağlandığını söylemek, inançlı bir müslümanın inancını inkar anlamı taşır. Pek tabiki biz kimseyi inanması ve inanmaması konusunda bir zorlanaya tabi tutamayız. Bugün için herkes istediği gibi inanma ve inanmama hürriyetine sahiptir. Lakin bir müslüman asla İslam hukukunu yok farz edemez. Eğer ederse o kimse zaten İslam'a göre müslüman olamaz.                                                        Günümüzde Allah namına bir hüküm verilmediği için adletin tecelli ettiği söylenemez. Adaletin olmadığı yerde de mülkün tehlikede olacağı bu veciz sözle tespitb ve ispat edilmiştir.                         Tarihi inceledigimizde birçok devletin adaleti tesis etmediği için yıkıldığı ve mülkünü kaybettiği görülür. Eğer mülkümüzü kaybetmek istemyorsak adaleti tesis etmek zorundayız. Yoksa ummadığımız bir anda mülkü kaybedebiliriz.            Günümüzde hukukun uygulamalarından memnun olan çok az insana rastlanır. Hatta kanunları çıkaranlar bile çağu zaman verilen kararlar için alette konuşabilmekte ve kararları verenleri eleştiri yagmuruna tutabilmektedirler. Diyeceğimiz şu ki: Herkes adil bir hukuka riayet etmeye ve o hukuku da hayata geçirmeye mecburdur. Yoksa mülkün gitmesi kaçınılmaz olacaktır.