• BIST 100

    14155,46%0,76
  • DOLAR

    42,69% 0,23
  • EURO

    50,15% 0,06
  • GRAM ALTIN

    5897,70% 0,71
  • Ç. ALTIN

    9533,17% 2,62

Çocukların merakını gidermek için neler yapılmalı?

Çocukların merakını gidermek için neler yapılmalı?

Çocuklar doğuştan meraklı olarak dünyaya geliyor.  Bilgi odaklı öğrenmenin merak duygusunun aktif olmasıyla ortaya çıktığını belirten uzmanlar, doğdukları andan itibaren merak duygularının pekiştirilmesi sayesinde bilgilerin daha

Çocukların merakını gidermek için neler yapılmalı?

Çocuklar doğuştan meraklı olarak dünyaya geliyor.  Bilgi odaklı öğrenmenin merak duygusunun aktif olmasıyla ortaya çıktığını belirten uzmanlar, doğdukları andan itibaren merak duygularının pekiştirilmesi sayesinde bilgilerin daha kalıcı olduğunu vurguluyor. Uzmanlar, çocukların ebeveynlerine sordukları soruların cevapsız bırakılması veya geçiştirilmesi durumunda merakın canlı olmayan merak noktasına geçtiğine ve içe kapanma durumunun ortaya çıkabildiğine dikkat çekiyor. 

Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Klinik Psikolog Saadet Aybeniz Yıldırım, çocukların duygusal zekaları ve merak duygularının gelişme sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Merakın bir duygu olup olmadığının hala tartışılan bir konu olduğunu belirten Klinik Psikolog Saadet Aybeniz Yıldırım, “Bu tartışmanın dışında iki çeşit meraktan bahsedebiliyoruz. Birincisi durumsal merak, herkeste var olan yeni bir durum karşısında ortaya çıkan bir merak. Kişilik özelliği olarak ifade edebileceğimiz merakın ise çocuklarda nasıl oluştuğunu ve kişilik yapılarında bu özelliğin nasıl geliştiğini düşünebiliriz. Aslında çocuklar doğuştan meraklı olarak dünyaya geliyorlar. Özellikle yürümeye başladıktan sonra çevresini ve etrafını merak etmeyle başlıyor. Zaman içinde bu merakı canlı tutup tutmamakla alakalı bazen sorunlar yaşayabiliyoruz. Daha büyük yaşlarda bu merak duygusu çok canlı değilse yeniden oluşturmak gerekiyor. Klinik gözlemlerin desteklediği şekilde merak varsa öğrenmek çok daha iyi bir şekilde gerçekleşebiliyor.” diye konuştu.

İnsanların çoğu zaman duygularının peşinden koştuklarına dikkat çeken Yıldırım sözlerine şöyle devam etti:

“Bilgi odaklı öğrenme merak duygusunun aktif olmasıyla ortaya çıkıyor. Çocuklar doğdukları andan itibaren merak duyguları pekiştirildiği zaman onlarla beraber bilgi daha kalıcı bir şekilde devam ediyor. Genel itibariyle baktığımız zaman öğrencilerde ve çalışanlarda bu merak duygusunun arka planda kaldığını görüyoruz. Tabi bunun eğitim sistemiyle de ilgisi oluyor. Belki meraka dayalı olmamasından dolayı ama bundan zaten yavaş yavaş uzaklaşılmaya çalışılıyor. Merakın oluşturulmasında en önemli nokta olan bilginin aktarılma şekli çok değerlidir. Çünkü biz bilgiyi oluştururken daha kitabi bilgi olarak aktardığımız zaman bu bizim zihnimizde belli bir süre kalabiliyor. Bilginin kalıcılığını artırmak için bir konuyla ilgili çalışılıyorsa çocukların tahminde bulunmaları istenebilir veya bir kitap okunuyorsa okumaya başlamadan önce çocukla sohbet edilebilir.  Öncelikle bir şema noktası oluşturulup daha sonra o şemada ki eksik bilgilerin merakla desteklenmesi çok kıymetli olabiliyor.” dedi.

Belli bir yaştan sonra çocuğun etrafını daha çok incelemeye başladığını, detayları öğrenmek istediğini ve merak üzerine gerçekten çok fazla soru sormaya başladığını ifade eden Klinik Psikolog Saadet Aybeniz Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Her an, her durumda bilgi paylaşmak ve o merak duygularını cevaplayabilmek adına anne ve babalar bazen tükenme yaşayabiliyorlar. Bu zaman çok kıymetli çünkü bu yaş grubunda bilginin oluşturulma noktasında soruların cevapsız kaldığı, anne ve babaların yanıtsız kaldığı ya da sorular geçiştirildiği zaman o merak maalesef canlı olmayan merak noktasına geçiyor. Çocuk anne ve babadan istediği yanıtları alamayınca içine dönebiliyor, bu merakını içsel bir süreçle geliştirmeye çalışıyor. Bu noktada çocuk soru yönelttiği zaman aktif olarak cevap verilmelidir, o merak beraber giderilmelidir. Anne ve babaların da bu süreci beraber desteklemeleri çok kıymetli. Anne ve babaların yoğun bir iş temposu olabiliyor ama bu noktanın çok kıymetli. Beraber o sürecin desteklenmesinin oldukça etkili olduğunu söyleyebiliriz. Bir konuyu beraber araştırabilirler, onlarında merakını ortaya koyacak şekilde çok yüzeysel olmadan birbirleriyle bilgi paylaşımı yapabilirler.”

Çocukların dijital ortamlar ile ilgili kesinlikle büyükleri rol model aldıklarını vurgulayan Yıldırım, “Ebeveynleri ekranda ne kadar zaman geçiriyorsa, çocukların sorularını yanıtlarken ne kadar dikkatlerini verebiliyorlarsa süreç gerçekten o şekilde şekilleniyor. Çocuklara doğru rol model olmak için onlara ayrılan zaman ekrandan daha bağımsız ve araştırmaya yönelik olmalı. Sınırlandırma yapabilmek çok önemli çünkü sınırsız bir şekilde ekranda kalmaları çok zor boyutlara ve davranış problemlerine kadar gidebiliyor. Kontrol noktasında çocuğun neler izlediği, hangi uygulamaları kullandığı, neleri izlemekten keyif aldığını bilmek ve kontrol etmek çok önemli. Bu yüzden ne kadar süre kullanıp kullanmayacağı ile ilgili sınır oluşturulmalı. Ev içinde çocukların sorumluluklarla beraber çok güzel devam ettiğini ve ekrandan koptuğunu da gözlemliyorum ama bunun kesinlikle anne babalar tarafında oluşturuluyor olması çok önemli. Her yaş grubuna verilecek sorumluluklar farklıdır. Yaşa göre sorumluluk verilmesinin çok kıymetli olduğunu söyleyebiliriz.” dedi.

Klinik Psikolog Saadet Aybeniz Yıldırım, oyuncaklar konusunun anne babalar tarafından oldukça merak edilen bir konu olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu aslında biraz da çocuğun ne ile ilgilenmek istediği ve neye karşı merakı olduğu ile ilgili bir durum. Çocuğun isteğine göre burada bir merak ortaya çıkıyor. Bazı çocuklar mekanik oyuncaklarla mutlu olurken, bazı çocuklar başka oyuncaklarla mutlu oluyorlar. Bu noktada yapbozun çok büyük etkisi var. Parça sayısı arttıkça daha zorlanabiliyorlar. Oluşturmaya yönelik, kendilerinin gözlem yaptıkları oyuncaklar daha etkili olabiliyor çünkü hayal dünyaları merakla beraber ortaya çıkıyor. Bazen tamamen imgesel bir nesneyi alıp onun araba olduğunu söyleyebiliyorlar. Nesneleri çok fazla tanımadıkları için kendilerince anlamlar yükleyebiliyorlar. Hayal dünyaları da o merakla beraber ortaya çıkabiliyor. Çocuğu gözlemlemek çok kıymetli bir durum. Çocuğun neyden keyif aldığı konusunun üstüne giderek merak duyguları öğrenilebilir. Yani bir kız çocuğu illa bebekle oynayacak diye bir durum yok. Farklı şeylerden keyif alabiliyorlar.”

 



İstanbul Kızılay Merkez Şubesi'ne 2 Ödül Birden

TÜRK KIZILAY’IN İYİLİK GEMİSİ YARDIMLARI GAZZE’DE SICAK YEMEK DAĞITIMI GÜNLÜK 35 BİNE YÜKSELDİ

ÜMRANİYE’DE GENÇLERİN YENİ BULUŞMA NOKTASI: BİR BAŞKA BURGER AÇILDI

ÜMRANİYE’DE DAYANIŞMANIN SICAKLIĞI: HER GÜN İKİ ÖĞÜN YEMEK HİZMETİ

Başkan Orhan Çerkez Cemevi'nde Kütüphane Açtı

ÜMRANİYE’DE TOPRAK SANATLA BULUŞUYOR

ÜMRANİYELİ GENÇLER HAVACILIKLA BULUŞTU: KARİYER YOLCULUKLARINA YENİ BİR UFUK

SOSYAL HAYATA KATILIMI GÜÇLENDİREN YENİ BİR YAŞAM ALANI: ASUDE ENGELSİZ YAŞAM KAFE HİZMETTE

SIFIR ATIK EĞİTİMİ İLE ÜMRANİYE’DE ÇEVRE BİLİNCİ GÜÇLENİYOR

ÜMRANİYE’DE AHŞAP BASKI EĞİTİMLERİ 6 YILDIR ARALIKSIZ DEVAM EDİYOR

AK Parti Çekmeköy'den ‘Durmak Yok Yola Devam’ Mesajı

Şaban Sert ve Ekrem Karaçöl Reşadiye ve Hüseyinli'de Saha Çalışması Yaptı

Yeşilay'ın Yedam Hizmeti Takdir Topluyor

AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanlığı'ndan Geniş Çaplı Saha Çalışması

Güyad Başkanı Tahsin Söğüt'ten Basın Açıklaması

Ormancı'dan Şehit Aileleri ve Gazilere Ziyaret

Çekmeköy Belediyesi Evde Bakım Hizmetleri İle Takdir Topluyor

Yılmaz Sezgin'den Kızılay Genel Merkezi’ne Ziyaret

Kaymakam Çelik'ten Yeşilay'a Ziyaret

AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanlığı Heyetinden Yeşilay'a Ziyaret

Başkan Çerkez Çocuk Gündüz Bakımevi Projesini Yerinde Denetledi