Siyasi Münâfıklar…
Günümüzde özellikle ameli münafıklık çok rağbet edilen bir meslek haline geldi. Öncelikle münafıklığın tarifini yapalım. Kime münafık denilir?
Peygamberimiz sav. Münafılığın alametini şu şekilde açıklamıştır: “Münafığın alameti üçtür; konuştuğu zaman yalan konuşur, vaad ettiği vakit sözünde durmaz; kendisine bir şey emanet edildiği zaman hainlik eder.” [Buhari]
Bugünkü siyasi ortama baktığımızda, bunların açık ve gocunmadan yapıldığını ve de bu vasıfları neredeyse kutsar hale geldiğimizi görürüz.
Yine; ‘Nasılsanız öyle idare edilirsiniz’ kudsi sözü de, başka bir gerçeği ifade etmekte ve toplum olarak ne kadar bozulduğumuzu göstermektedir.
Yaratıcı tarafından bize bahşedilen emanetlere topluca riayet edemedik ve edemiyoruz. İhanet, döneklik ve yalpalık karakterimiz haline geldi desek mübalağa etmiş olmayız.
Başka bir hastalık ise, akli melekelerimizi kullanmamadır. Yani iyi ile kötüyü ayırt edecek kabiliyeti kaybettik. Hakkı batıl ve batılı hak görme özelliği ise çoğumuzun tercihi haline geldi. Bu gidişatın toplumsal bir felaketin habercisi olduğunu unutmamak gerekir.
Siyasi ve toplumsal birlikteliklere bakıldığında birbirinden hiç hoşlanmayan, arkasından bin bir laf edilen adamların, nasıl da bir araya geldiklerinde sarmaş dolaş olmalarını görmek, riyakarlığın nasıl bir cazip meslek haline geldiği görülür.
Gerçekten bir mütefekkirin dediği gibi, 'menfaat üzerine dönen siyaset canavardır' sözü gösteriyor ki, menfaat için adeta canavarlarşan insanları görünce, siyâsetin soğuk yüzünü daha da net görür hale geliyoruz.
Artık ülkemizde siyasetin tamamen kirlendiğini görmemek, kör olmaya sebeptir. Fiili siyaset yapanların niyetlerini okumak ise bir tüccarın tabelasını okumaktan daha kolay hale geldi.
Ta bin dört yüz sene önce Hazreti Ömer'in dediği gibi, 'siyaset, ateşten gömlek giymek gibidir' şimdi ise, siyasetin nasıl bir ateşle oynamak olduğunu kişi mezara girince anlar, lakin iş işten geçmiş olur.