STOMA NEDENİYLE DEPRESYONA GİRMEYİN, AMELİYAT ÖNCESİNDE PSİKOLOJİK DESTEĞE BAŞLAYIN!

STOMA NEDENİYLE DEPRESYONA GİRMEYİN, AMELİYAT ÖNCESİNDE PSİKOLOJİK DESTEĞE BAŞLAYIN!

Stoma ya da diğer adı ile Ostomi, vücudun ince bağırsak, kalın bağırsak, karın ön duvarına oluşturulan yapay bir deliktir. Travmaya bağlı çeşitli sağlık sorunları, hastalıklar veya bıçaklanma, kurşunlanma gibi yaralanmalarla sonucu, doğal yolların kullanılmaması durumunda atıkların vücuttan atılmasını sağlamak amacıyla oluşturuluyor. Kalın bağırsak rektum tümörlerine bağlı geçici ya da kalıcı olarak oluşturulabilen ostomi ile idrar ve gaita vücuttan atılabiliyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü’nden Prof. Dr. Ediz Altınlı ve Psikoloji Bölümü’nden Klinik Psk. Deniz Mutlu, ostomi ve psikolojik etkileri hakkında bilgi verdi.

Hastanın yaşam koşullarına göre takılı kalma süresi belirleniyor

Ostomi çeşitleri geçici ve kalıcı durumları kapsamaktadır. Ürostomi yani üriner sistemde stoma, kolostomi yani kalın bağırsakta stoma ve ileostomi yani ince bağırsakta stoma olmak üzere 3 gruba ayrılan ostomi çeşitleri hastanın sağlık durumuna göre doktor tarafından tespit edilmektedir. Stomanın takılı kalma süresine göre hastanın yaşam koşulları belirlenmektedir. Tüm rektum tümörlerinde ameliyat öncesi Neoadjuvan onkolojik tedavi yapıldığından ostomi açılmaktadır. Rektum çok aşağı yerleşimli tümörlerde bu tip ostomi açılması kalıcı olup diğer durumlarda belirli süre sonra (6 ay) ostomi kapatılmakta ve hasta normal yol ile büyük abdestini yapabilmektedir.

Stoma kan damarları ile bağlantılı oluyor

Koyu parlak kırmızı bir dokusu olan stoma, işlem sonrasında bölgede ödem yapabilmektedir. Ancak bu süre günden güne düzelmekte ve zaman geçtikçe alan küçülmektedir. Stoma bir boşaltım sistemini destekleyen cerrahi müdahale olarak tanımlansa da kan damarları ile bağlantılı olan ancak sinir uçları bulunmayan bir yapı olarak ortaya çıkmaktadır.

Atıkları uzaklaştırmak için uygulanan bu cerrahi girişime alışmak ilk başta hastayı zorlayabilmektedir. Tek kullanımlık da olabilen stoma günde 1-3 kere değiştirilmelidir. Bariyer spreyler, özel pudralar ve gerektiğinde yara örtüğü ile stoma bakımı yapılmaktadır.  

Stoma sonrası depresyon belirtileri görülebiliyor

Stoma takılan hastalarda, hastanın beden algısı değişmesi nedeniyle olumsuz beden imajı, hastanın iyi oluş hali üzerinde güçlü bir etkiye sahip olmaktadır. Hastanın ruh halini, özgüvenini ve sosyal hayatını etkileyebilmektedir. Ağır seyreden durumlarda, olumsuz beden imajı, yeme bozukluklarına veya beden dismorfisine yol açabilmektedir.

Stoma hastalarında en sık cinsel işlevlerde bozulma görülebilmektedir. Stoması olan bireylerin cinsel birleşme esnasında cinsel doyuma daha az ulaştığı ve bu sebepten cinsel isteksizliğin arttığı, partneri ile iletişiminin azaldığı görülmüştür ve eş uyumu sorunlarının ortaya çıktığı görülmüştür.

Stomalı hastalarda, içe kapanma, sosyal izolasyon, yalnız kalma isteği, depresyonun bireyin beden imajının değişimiyle stomadan kaynaklı sızıntı ve kokunun neden olacağı korkusuyla, psikiyatrik bozukluklar görülebilmektedir.

Ameliyat öncesinde psikolojik desteğe başlanmalı

Stomaya uyum devamlılık sağlayan bir süreçtir. Bu sebeple stomalı bireyin taburculuk sonrası yaşama, günlük hayatına uyum sağlaması için psikolojik desteğin, ameliyat öncesi dönemden başlanarak, ameliyat sonrası dönemi de kapsaması gerekmektedir. Stoma cerrahisi planlandığı zaman erkek ya da kadın fark etmeksizin beden imajı kaybı, korku, kaygı, anksiyete gibi çeşitli duygu durumu içerisine girilebilmektedir. Ameliyat öncesi başlanan psikolojik destek ile olumsuz duyguların azalmasıyla yaşam kalitesinin artmasına ve hastanın psikolojik iyileşme süreci başlayıp fiziksel iyileşme sürecinin kabulünü oluşturmaya başlamaktadır.

Bu sebeple stoma ameliyatı sonrası hasta ve hastanın ailesine de terapötik ilişkinin geliştirilebilmesi için psikolojik destek sağlanmalıdır. Bireyin günlük yaşamının devamlılığı, yaşam kalitesini arttırmak ve oluşabilecek komplikasyonları önleyebilmek için psikoterapi önemlidir.

Stomalı bireylerde iyi planlanmış hemşirelik girişimleri ve psikoterapi ile yaşanan sorunların azalmasının ve zamanla önlenmesinin mümkün olduğu görülmüştür.