Musa Has


Zulüm ile değil, iyilikle anılalım

Tarihten ders çıkarmak, ibret almak ve tarihte yapılan yanlışları tekrarlamamak için çaba sarf edelim.


Zulüm ile değil, iyilikle anılalım

İnsanoğlu var olduğundan bu yana zulümlere ve de güzel şeylere imza attı. İyiler iyilikleri ile zalimler de zulümleri ile anılmaktalar. Fakat hala Firavun ile Musa'yı birbirinden ayırt edemeyen ahmaklar var. Dostu ile düşmanı bilmeyenler çoğunlukta. Düşmanına âşık olmuş nice kimseler var içimizde. Dünya ise hep yerinde; ama öğütüyor insanları ve kimini cennete kimini cehenneme postalıyor. İhtiyarlar sıra sıra gençler ise ara sıra gidiyorlar bu dünyadan.

Tarihten ders çıkarmak, ibret almak ve tarihte yapılan yanlışları tekrarlamamak için çaba sarf edelim. Arkamızdan gelen nesiller bizden iyilikle bahsetsinler. Lanet değil rahmet okusunlar. Hakkın hatırını ve haklıyı üstün tutalım. Zalime meyletmeyelim ve zalimi alkışlamayalım. Kısacık dünya hayatı için kalp kırmayalım. Kırdığımız kalpleri tamire çalışalım. Elbet hatadan ve yanlıştan illaki hissemiz vardır. Hata ve yanlışta ısrar etmeyip dönelim.

Dünyanın saltanatı senin olsa en çok yüz sene elinde kalır ve sonra saltanatınla toprak altına girersin. Karun gibi servetin olsa o da senin elinde kalmaz ve sadece el değiştirir. Hesabı ise sana kalır. Lüzumsuz boğuşmalar ve kavgalar iki tarafa da zarar verir. Mükemmellik ancak yaradana mahsustur. Hiçbir insan yüzde yüz mükemmel olamaz. Hepimizin zaafları vardır. Bu zaaflarımızı asgari ölçüde gemlememiz gerekir.

Kimseyi şahsi kusurlarından dolayı eleştirmeyin, sonra aynı şeyi yaşamadan ölmeyiz. Hepimiz her an ve her zaman kusur işleriz. Önemli olan o kusurdan ve yanlıştan dönmektir. Asıl kusur hatada ısrar etmek ve başkalarının kusurları ile meşgul olmaktır. Hem hatasız insan olmadığı gibi hatasız idareci de olmaz. İdareciler kendilerine çok donanımlı danışmanlar seçmesi lazım. Çünkü herkes her şeyi bilemez ve bilmekte zordur. Bir insan en çok iki veya üç konuda ihtisas sahibi olabilir.

Hüsnüzan her ne kadar güzelse de başkalarını körü körüne taklit etmek doğru değildir. Daima ve her zaman delile müracaat etmek gerekir. Çünkü delilsiz dava geçersizdir. Vahyi semaviyeye uymayan veya ilmen ispatlanmış hakikatlere tabi olmayan yanlış yoldadır.